13 Eylül 2009 Pazar

Dance Me To The End Of Love - Leonard Cohen



Son günlerde kendimi sıkça dinlemekten alıkoyamadığım klasikleşmiş muhteşem bir Leonard Cohen parçasını paylaşmak istedim sizlerle!

evliliğe dans et benimle,dans et benimle
Dance me very tenderly and dance me very long
nazikçe dans et benimle ve uzun dans et
Were both of us beneath our love, were both of us above
ikimiz de aşkımızın altındayız,ikimiz de üstündeyiz
Dance me to the end of love
benimle aşkın sonuna dans et
Dance me to the end of love
benimle aşkın sonuna dans et
Dance me to the children who are asking to be born

dünyaya gelmeyi soran çocuklara dans et
Dance me through the curtains that our kisses have outworn
perdelere doğru dans et benimle öpücüklerimiz eskisin
Raise a tent of shelter now, though every thread is torn
sığınak çadırı dik şimdi,tüm teh,yine de tüm ipler kesik olsun
Dance me to the end of love
benimle aşkın sonuna dans et
Dance me to your beauty with a burning violin
güzelliğin şerefine alevli bir keman eşiliğinde dans et benimle
Dance me through the panic til Im gathered safely in
paniğe doğru dans et benimle kendimi güvenle toparlayana kadar
Dance me to the end of love
benimle aşkın sonuna dans et
Dance me to the end of love
benimle aşkın sonuna dans et
Dance me to the end of love
benimle aşkın sonuna dans et

Yeniden görüşünceye dek dostça kalın! İyi Pazarlar!;)))

10 Eylül 2009 Perşembe

Doğru Bildiğin Gibi Yaşa


Bir zamanlar 1 oglu ve 1 esegi olan fakir bir kari-koca varmis.

Imkânlarini daha iyiye goturmek ve dunyayi tanimak icin sehir -sehir
dolasmaya karar vermisler ve kucuk ogullarini eseklerinin sirtina bindirip yola
koyulmuslar.

Ilk geldikleri koyde insanlarin arkalarindan:

'' su terbiyesiz cocuga da bakin! Kendisi esegin sirtinda rahatca
yolculuk ederken,

Zavalli anne ve babasi kan ter icinde yuruyorlar!' ' dediklerini
duymuslar.

Baba esine donmus ve '' biricik oglumuzun terbiyesizlikle suclanmasina
izin veremeyiz,

En yasli ben olduguma gore esege ben bineyim siz ana-ogul yuruyun''
demis.

Ve boylece giderken baska bir koye gelmisler.

2. Koyde ilerlerken insanlarin:

'su ahlaksiz adama da bakin, kendisi esegin sirtinda seyahat ederken
zavalli oglu ve karisi yurumek zorunda kalmis! '' dediklerini duymuslar.

Ahlaksiz biri olmayi kendine yakistirmak istemeyen baba karisini
segin sirtina bindirmis ve baba-ogul yanlarinda yururken 3. koye gelmisler!

3. Koyde insanlarin arkalarindan : ''zavalli yasli adam, hem butun gun
esek gibi calisiyor kendisini prenses sanan karisi da hem kocasinin hem de ufacik oglunun
yaninda yurumesine aldirmiyor.

Herhalde cocuk da uvey evlattir ''dediklerini duymuslar.

Bunun uzerine tum aile esegin ustune binmisler ve 4.koye ulasmislar.

4.Koyde insanlarin: ''su canavar insanlara da bakin!

Zavalli esegin belini kiracaklar ''dediklerini duymuslar.

Esekten inip ucu de hayvanin yaninda yuruyerek 5. koye varmislar.
Bu kez duyduklarina inanamamislar :

Koyluler gulerek : 'su uc salaga bakin, kendilerini tasiyacak bir
esekleri oldugu halde yuruyerek yolculuk yapiyorlar ''!!!

>SONUC: GENELLIKLE INSANLAR ELESTIRMEK ICIN HER ZAMAN BIR EKSIGINI
>BULACAKTIR VE KIMSE SENI OLDUGUN GIBI
KABUL ETMEYECEKTIR.

ONUN ICIN DOGRU BILDIGIN SEKILDE YASA. HAYAT ON PROVASI YAPILMAMIS BIR
TIYATRO GOSTERIDIR.

BU ALKISI OLMAYAN TIYATRONUN PERDESI KAPANMADAN; GUL, SARKI SOYLE,
DANS ET VE ASIK OL...HERŞEYE..

HAYATININ HER ANINI DEGERLENDIR.

Charlie Chaplin

9 Eylül 2009 Çarşamba

KADINA


Eğer kral olsaydım.! Çiğneyerek tahtımı
Memleketin halkını dizlerine sererdim.
O kuvvetli hükmümle bütün tacı tahtımı
Bir tek bakışın için sana feda ederdim.

Eğer Allah olsaydım.! O heybetli, o derin
Kainatın, semanın, denizlerin, her yerin
İrademin önünde eğilen meleklerin
Sevgilim bir busene hepsi senindir derim

Victor Hugo

8 Eylül 2009 Salı

KUSURSUZ OLMAK


Çin'de bir adam, her gün boynuna dayadığı kalın sopanın iki ucuna astığı testilerle dereden su taşırmış evine.. Bu testilerden birinin yan kısmında çatlak varmış... Diğeri ise hiç kusursuz ve çatlaksızmış; ve her seferinde bu kusursuz testi adamın doldurduğu suyun tümünü taşır, ulaştırırmış eve..Ama her zaman boynunda taşıdığı testilerden çatlak olanı eve yarım; diğeri dolu olarak varırmış iki sene her gün bu şekilde geçmiş. Adam her iki testiyi suyla doldururmuş ama evine vardığında sadece 1,5 testi su kalırmış...Tabi ki kusursuz, çatlaksız testi vazifesini mükemmel yaptığı için çok gururlanıyormuş. Fakat zavallı çatlak olan kusurlu testi, çok utanıyormuş. Doldurulan suyun sadece yarısını eve ulaştırabildiği için de çok üzülüyormuş. İki yılın sonunda bir gün, görevini yapamadığını düşünen çatlak testi,ırmak kenarında adama şöyle demiş: 'Kendimden utanıyorum. Şu yanımdaki çatlak nedeniyle, sular eve gidene kadar akıp gidiyor..' Adam gülümseyerek dönmüş testiye; 'Göremedin mi? Yolun senin tarafında olan kısmı çiçeklerle dolu. Fakat kusursuz testinin tarafında hiç yok.Çünkü ben başından beri senin kusurunu, çatlaklığını biliyordum..Senin tarafına çiçek tohumları ektim.. Ve hergün o yolda ben su taşırken,sen onları suladın.. 2 senedir o güzel çiçekleri toplayıp,masamı süslüyorum. Sen kusursuz olsaydın, o çatlağın olmasaydı evime böyle güzellik ve zarafet veremeyecektim' diye cevap vermiş.

Aslında hepimiz birer çatlak testiyiz Her birimizin kendine has kusurları vardır. Fakat sahip olduğumuz bu kusurlar ve çatlaklardır hayatlarımızı ilginç yapan mükafatlandıran, renklendiren..

Etrafınızdaki her kişiyi, oldukları gibi kabullenin..
Onlarda ki kusurları değil, içlerindeki güzellikleri görün...


Can Dündar

7 Eylül 2009 Pazartesi

Hiç Yaşamamış Gibi Ölmek


Eflatun'a iki soru sormuşlar:
Birincisi;  "İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan
davranışları nelerdir?
Eflatun tek tek sıralamış:
"Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler.
Ne var ki çocukluklarını özlerler.
Para kazanmak için  sağlıklarını yitirirler.
Ama sağlıklarını geri almak için para öderler.
Yarından endişe ederken bu günü unuturlar.
Dolayısıyla ne bu günü ne de yarını yaşarlar.
Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar.
Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler."

Sıra gelmiş ikinci soruya; 
"Peki sen ne öneriyorsun?"
Bilge yine sıralamış:
"Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın.
Yapılması gereken tek şey sadece kendinizi
sevilmeye bırakmaktır.
 
ÖNEMLİ OLAN; HAYATTA EN ÇOK
ŞEYE SAHİP OLMAK DEĞİL, EN AZ ŞEYE
İHTİYAÇ DUYMAKTIR."

BÖYLE BİR SEVMEK


ne kadınlar sevdim zaten yoktular
yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
azıcık okşasam sanki çocuktular
bıraksam korkudan gözleri sislenir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir

hayır sanmayın ki beni unuttular
hala arasıra mektupları gelir
gerçek değildiler birer umuttular
eski bir şarkğ belki bir şiir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir

yalnızlıklarımda elimden tuttular
uzak fısıltıları içimi ürpertir
sanki gökyüzünde bir buluttular
nereye kayboldular şimdi kimbilir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir.

ATTİLA İLHAN